CORPORATE
LATEST ANNOUNCEMENTS
BÄ°R ÜLKEDE EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ° MÄ°LLÄ° OLMAZSA
SONUÇ NE OLUR
23. 05. 2022
Prof. Dr. Ömer ÖZYILMAZ
Bir milletin, eğitim sisteminin milli olmaması ne anlama gelir ve neleri doğurur. Geniş bir perspektiften bu konuyu inceleyelim:
19 ve 20. Yüzyıllarda Avrupa ideolojisi diÄŸer dünya görüÅŸlerinin ve medeniyetlerin üzerini örttü ve unutturdu. Bu alanlarda kendi hakimiyetini ilan etti ve bunu da herkese kabul ettirdi. Böylece bütün dünyada artık dünya görüÅŸü ve medeniyetler teke indirgendi, adı da modernite oldu. Pek çok sorunu içinde barındıran modernite, aslında insanlığı tekdüzeliÄŸe, alternatifsizliÄŸe, kontrolsüzlüÄŸe ve her türlü yolsuzluk, sömürü ve insafsızlığa mahkûm etti.
Ä°nsanlığı tekdüzeliÄŸe ve alternatifsizliÄŸe mahkûm eden modernite (tek diÅŸi kalmış canavar), kendi dünya görüÅŸüne göre bir eÄŸitim sistemi oluÅŸturup, iki asırdan beri elde ettiÄŸi bilimsel, ekonomik, siyasal ve teknolojik üstünlüÄŸü de kullanarak bütün ülkelere uygulattı. Bugün yer yüzündeki bütün ülkelerin eÄŸitim sistemlerinin temelinde Batı’lı dünya görüÅŸü; ondan üretilmiÅŸ olan eÄŸitim felsefesi, insan felsefesi ve bilim felsefesi hâkimdir. Dolayısıyla hiçbir ülkenin eÄŸitim sistemi milli ve yerli deÄŸil, hepsi Batı’nın güdümündedir.
EÄŸitim bilimleri açısından geçerli olan, evrensel bir kural vardır. BaÅŸka milletlerin dünya görüÅŸünün ve ondan üretilen eÄŸitim sistemlerinin hâkim olduÄŸu ülkelerde; ‘Yerli’ ve Milli bir eÄŸitimden’ söz edilemez. Aksine o ülkenin eÄŸitim sistemi kendisine yabancı, baÅŸkasına yani nereden alınmışsa o ülkeye yakın ya da dost olur. O ülkenin eÄŸitim sisteminde özgür ve objektif bilimin deÄŸil, hâkim olan ülkenin dünya görüÅŸünün eÄŸitimi ön planda olur. O eÄŸitim sisteminin uygulandığı ülkenin çocuklarının, gençlerinin ve bütün insanlarının da oraya hâkim olan eÄŸitim sisteminin baÄŸlı olduÄŸu dünya görüÅŸüne göre yetiÅŸtirilmesi esas alınır.
O eÄŸitim sisteminde, hâkim dünya görüÅŸünün bütün eksiklik, yanlışlık ve çirkinlikleri örtülür, gizlenir. Aksine onunla ile ilgili olan her ÅŸey güzel, mükemmel, çaÄŸdaÅŸlık, medenilik ve ilerilik; onun dışındakilerin, özellikle de yerli ve milli olan her ÅŸeyin gericilik, çaÄŸdışılık ve yobazlık olduÄŸu öÄŸretilir. Böylece ak’lar kara, kara’lar ak olarak her ÅŸey ters yüz edilmiÅŸ olur.
O eÄŸitim sisteminde, akademik hayat bilim üretmez. O eÄŸitim sistemine hâkim olan dünya görüÅŸünün uygun gördüÄŸü, paketlenmiÅŸ hazır bilim/bilgiler üniversitelerde okuturlar. O bilim dalları da sekülerizm ve materyalizme göre oluÅŸturulduklarından maneviyat adına ne varsa inkar ederler. O ülkenin eÄŸitim sisteminde yetiÅŸen çocuk ve gençler, yerli ve milli deÄŸil, hakim olan dünya görüÅŸüne göre yetiÅŸir, gayr-i milli olurlar. Onlar da kendi milletinin inancından tarihinden ve kültüründen koparılmış olarak okulları okurlar. Hatta belli bir süre içerisinde mankurtlaÅŸarak baÅŸkalaşırlar, kendi toplumlarından ve ülkelerinden zihinsel olarak koparlar; hakim olan zihniyetin insanı, o ülkenin vatandaşı olmak isterler ya da olurlar.
O eÄŸitim sistemi devam ettiÄŸi müddetçe, millet, uzun süre aynı çizgide varlığını sürdüremez; kıvançta, tasada, sevgide-saygıda ve diÄŸer pek çok konuda ayrılıklar öne çıkar ve giderek bu ayrılıklar derinleÅŸir. Zamanla bu durumun, bu dünyada artık doÄŸal olduÄŸu kabul edilir. BaÅŸka alternatif dünya görüÅŸü, medeniyet ve eÄŸitim sistemi akla gelmez, gelemez. Yeni bir dünya görüÅŸü ve yeni bir eÄŸitim sistemi önerenler de ‘herkes tarafından’ susturulur.
O ülkede taklitçilik esas olur. Taklit ise, insanları kitleleÅŸtirir, kitle psikolojisi insanların zeka düzeyini düÅŸürür, hatta akıl düzeyinden içgüdü düzeyine indirir. Taklitçilik, aÅŸağılık kompleksiyle baÅŸlar ondan beslenir, hür düÅŸünceyi ve iradeyi boÄŸar. Taklitçilikle özgüven, orijinal olma, özgürlük, deÄŸiÅŸimi planlama, vizyon sahibi olma, öz-yeterlik duygusuna sahip, yenilikçi-üretken ve Ä°novasyon odaklı olma arasında ters orantı vardır. Taklitçilik varsa bu sayılanlar, bu sayılanlar varsa taklitçilik olmaz.
Kısaca o ülkede siyaset, ekonomi, bilim, teknoloji, örf-adet, gelenek, giyim kuÅŸam, yeme içme, cinsellik, aile, toplumsal yapı, sanat-edebiyat, mimari, sosyal medya, sinema, televizyon, roman, hikâye, ÅŸiir, denemeler, bir bütün halinde hayat, ülkenin kendisinin aleyhine iÅŸlemeye baÅŸlar. KiÅŸilik ve kimlikler ezilir, tam sömürülmeÄŸe hazır hale gelmiÅŸ olur.
Bu arada ülkede geliÅŸme-ilerleme ve kalkınma olmaz. Aksine ülke her alanda dışarıya özellikle de eÄŸitim sistemine hakim olan ülkeye muhtaç halde tutulur ve ona ümit baÄŸlanır. O efendi, hatta kendisi sömürgeci olduÄŸu halde, ülkeyi sömürgecilerden kurtaran olarak gösterilir. Ülke ona muhtaç olarak tutulur ki, emirleri de ondan alsın. Bu arada birçok ÅŸey de sömürülmüÅŸ ve elden kaçırılmış olur, toplum onun farkında dahi olmaz, olamaz. Çünkü o eÄŸitim sisteminin oraya yerleÅŸtirilmesinden önce, o ülkede iktidar yapılmış olan ‘besleme yöneticiler’, onu göstermemek ya da baÅŸka türlü göstermek için gerekli tedbirleri almış olurlar.
Ä°ÅŸte bir ülkede eÄŸitimin Milli olmamasının doÄŸurduÄŸu kimi sonuçlar bunlardır. Bu durum aslında Allah korusun, bir ülkenin sona doÄŸru gidiÅŸinin hızlandığı durumdur.
Bunun önüne geçebilmenin tek bir yolu; Milli Güçlerin ülkede siyasal gücü ele alıp devamını saÄŸlayarak çok ciddi, uzun ve zorlu bir çalışma ile eÄŸitimi MÄ°LLÄ° hale getirmektir.